Salih Murat [Uzdilek],
"Fizikin Tarihçesi", Türkiye Fizik Cemiyeti Mecmuası, sene 1, No. 1, Nisan 1932, s. 2-6
"Diğer meslek erbabı kendi ilimlerinin tarihlerini enteresan görebildikleri gibi, biz de fiziki ilimlerin tekâmül tarihinin dünyanın en cazip şeylerinden biri olduğunu söyleyebiliriz..."
Lûgat manasile 'asrî fizik'ten maksat bugünkü fizik ilminin hududu içine giren bilgi muhassılasıdır. Bazı fizikçiler 'asrî fizik' tabirile fizik sahasında son yirmibeş-otuz sene zarfında meydana gelen şeyleri kasdediyorlar; ve asrî fiziki, 1890'da nihayet bulan 'klâsik fizik'den ayırıyorlar. Bunların iki noktadan hakları var: (1) 1890 senesinden sonra fizikteki terekkiyat pek büyük mikyasdadır. (2) Bu keşiflerin çoğu da 1890'dan evvel te'essüs etmiş olduğuna hükmedilen nazariyelere muarız düşüyor. Bilfarz, 1890'dan evvelki fizikçilerin pek azı mevç nazariyesinin sıhhatinden şüphe ediyorlardı. Fizikçilerin çoğu bu nazariyenin korpüskül nazariyesini yere serdiğine hükmediyorlardı. Hertz'in 1887'de yaptığı tecrübeler Maxwell'in elektromanyetik nazariyesinin tamamiyet ve mükemmeliyetini ispat eder mahiyette görülmüş idi.
Fakat işin garibi şu ki, Hertz'in bu mühim tecrübeleri bir taraftan elektromanyetik nazariyesinin sıhhatini ispat etmekle beraber, diğer taraftan foto-elektrik hadisesi denilen yeni bir hadiseyi ortaya çıkarmakla elektromanyetik nazariyesinin sıhhatinde tereddütler hasıl ediyordu. Bu halde Hertz'in o yüksek tecrübeleri iki yüzlü neticelerle fizik alemine karıştı.
1887 ile 1897 arasındaki fasılada yapılan mühim keşifler, Quanta-Kuanta nazariyesinin temel taşlarını atmış oldu. Bu nazariye ise, bir çok cepheden bakıldığına göre ziyanın mevç nazariyesine nazaran kutran mukabil vaziyetdedir. Filhakika, her ikisi de müspet delillere istinat eden bu iki nazariye arasındaki anlaşma, asrî fizikin iki mühim mes'elelerinden biridir ki, buna Kaunta veya mevç mihaniki diyoruz. Diğeri de atomun bünyesidir.
Bu iki mühim mes'ele birden bire fırlamış değildir; bir takım tedkikat ve nazariyelerin bugünkü mütekâmil safhasıdır. Asrî fizikin tekâmül safhasını gözden geçirir iken buna mesnet olan eski fizikin de tarihçesini bilmek icap eder.
Burada yarım asır evveline gelinceye kadar fizikin geçirdiği terakki ve tekâmül safhalarını hulâsa edeceğiz.
Bu muhtasar tarihi yazarken bir noktaya işaret etmek isterim. Bugün fizikçilerin çoğu fizik tarihine ehemmiyet vermiyorlar. Kaç fizikçi şu suallere cevap verebilir ? Tahaffuz kudret kanunu ne zaman ve kimin tarafından meydana getirildi ? Kont Rumford kimdir ? Umumi cazibe kanunu Newton'un kafasından mı çıktı ? Newton hangi devirde yaşadı ?
Münevver bir Türkün Türk milleti tarihinin ana hatlarını bilmesi lazımgeldiği gibi, iyi bir fizikçinin veya fizik hocasının da fizik tarihinin ana hatlarını bilmesi lazımdır. Fizik tarihinde bu mevzuları ileri götüren insanların hayat ve eserlerini okuyacağımız gibi, fizik ilminin asrî medeniyetin inkişafında oynadığı rolleri de görürüz. Fizik tarihinin pedagojik kıymeti de vardır.
Fizik tarihini bilen bir fizikçi, fizikin geçirdiği tekâmül devresine kuş bakışile bakar. Bu tekâmülün ana hatlarını çizer. Diğer taraftan gördüğü mühim hakikatları avama anlatarak halka fiziki sevdirir. Eğer avam fiziki bilmiyor veya sevmiyor ise kabahatin büyüğü bizzat fizikçidedir; çünkü fizikçi bu günün mes'elelerile o kadar meşgul ki, maziyi bir tarafa atmış oluyor. X şualarının te'siri altında hedeften fırlayan elektronların mıknatısı tayfı mes'elesini fizik bilmeyen samiine anlatmak istiyen bir fizikçi, Faraday'ın eserile dinamo arasındaki münasebetten başlayarak yürürse muvaffakiyet ihtimali artar.
Binaenaleyh fizik okuyanlarla okutanların fizik tarihini ve bilhassa fizikin inkişafında rol oynayanların biyografilerini bilmeleri şarttır.
Bu makalemizde dört devreye ayırdığımız fizik tarihini hülâsa edelim:
Birinci devre - Pek eski zamanlardan başlayarak milâttan sonra 1550 senesine kadar imtidat eder; tecrübecilik devri 1550 tarihinden başlar. Bu uzun devrede de insanlar sadece hakikat toplamakla vakit geçirmişlerdir. Bilhassa eski Yunanlılar tabiî hadiseler üzerindeki müşahedelerle fiziki hakikatlar toplamışlarsa da eserlerinin bir çoğu sırf spekulâsyondan ibarettir. Bu devirde başlıca otoriteler eski Yunanlılardır. İslâm alimleri Yunanlıların eserlerini kısmen islâh ederek Avrupaya nakletmişlerdir. Fizik noktai nazarından bilhassa İbni Heysem'in hizmeti büyüktür. Spekülâtif ve metafiziki mahiyette usûller kullanmalarından ve tecrübeye ehemmiyet atf etmemelerinden dolayı eski Yunanlılar nazariyeler koyamamışlardır. Binaenaleyh bu devrenin başlıca karakteristiği tecrübesizlik ve spekulâsyondan ibarettir.
İkinci devre - 1550'den 1850'ye kadar imtidat eder. Bu devrede Gilbert, Galila, Newton, Huyghens, Boyle ve Franklin gibi birtakım büyük adamların eserleri görülür.
Bu devrenin başlıca karakteristiği tecrübe usulûnün te'sis ve tekâmülüdür. Tecrübecilik devri Galila'nin Pisa kulesinde yaptığı sukut tecrübesi ve Gilbert'in mıknatısi küresile başlar. Galila'dan evvel fizikçiler Aristo felsefesine sadık idiler. Bu yanlış faraziye yirmi asırdan fazla hüküm sürmüş ve ilmin geri kalmasına mucip olmuştur.
Galila'nın maruf tecrübesinden sonra, değil yalnız avamda, hatta ilim adamlarında bile kökleşmiş olan batıl itikat ve taassubu yıkmak için iki asır geçmiştir. Nihayet ilim adamları şu esası kabul etmişlerdir:
Bizzat tecrübeye istinat eden nazariyelerin, sıhhatlarını tetkik için yapılan, diğer tecrübelere uygun düşmesile kabul ve muhalif gelmesile reddedilmesi esası kabul edilmedikçe ilim terakki etmez.
Üçüncü devre - 1880'den 1890'a kadar imtidat eder; bu devrenin başlıca karakteristiği bugün 'Klâsik Fizik' dediğimiz fizikin tekâmülüdür. Kont Rumford'un 1798'de yapmış olduğu top tecrübesi hararetin sinetik nazariyesine temel taşı olmuştur. Thomas Young'ın 1802'deki müşahedeleri ve teklif ettiği tedahül nazariyesi, Newton'un korpüskül nazariyesine karşı Huyghens tarafından vazedilen mevç nazariyesinin zaferine hizmet etti. Faraday'ın tetkikatı Maxwell elinde mühim malzeme olarak elektromanyetik nazariyesinin meydana gelmesine sebep oldu.
Bu devirde yapılan keşifler ve tedkikler o kadar parlaktı ki, bir çok kimseler fizikin mühim kanunlarının keşfedildiğine ve bundan sonra yapılacak işin az olduğuna kanaat getirmişlerdi. Bir çok fizikçiler tayin edilen sabit miktarların aşar hanelerini ileri götürmekten gayri iş kalmadığına hükmediyorlardı. Sonradan anlaşılıyor ki, o kanunlar fizik binasının kapılarını açmış ve fizikin sanayi alemine tatbikine hizmet etmiş oluyor.
Bunu takip eden Dördüncü devre 1887'de foto-elektrik hadisesinin keşfile başlar. 1887 ile 1900 arasında pek mühim keşiflere şahit oluyoruz. X şuaları 1895'de, radyoaktivite 1896'da, elektronlar 1897'de ve kuanta nazariyesi de 1900'de meydana çıktı.
Bu devirde gerek nazari ve gerekse tatbiki fizikte öyle seri terakki görülüyor ki, bunlara terakki yerine inkılâp demek daha doğrudur. Bu terekkiyat şimdi mevç mihaniki, Kuanta mihaniki, riyazi kimya isimlerini verdiğimiz ilimleri doğurmuşlardır. Fizik tarihinin son kırk senesi evvelkilerini gölgede bırakacak derecede zengin ve enteresandır. Bu seri terakki ve inkılâp el'an devam ediyor ve nerede duracağını kesdirmek müşkül değil gayri mümkündür. Diğer meslek erbabı kendi ilimlerinin tarihlerini enteresan görebildikleri gibi, biz de fiziki ilimlerin tekâmül tarihinin dünyanın en cazip şeylerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.
Bu metin web sayfamıza Dr.Şeref Etker tarafından gönderilmiştir.
|